10 Mayıs 2016 Salı

YUNUS EMRE VE HACI BEKTAŞ VELİ







Yunus’u besleyen diğer kaynak anlaşılacağı üzere tasavvuf ehlidir. Bu kişilerin başında, şeyhi Tapduk Emre gelir. Ancak onun kadar önemli olan bir başka isim, Yunus’u dervişlik yoluna yönlendiren Hacı Bektaş’tır. Yunus Emre’nin menkıbevi hayatının temel düğümlerinden biri olan Hacı Bektaş ile tanışma sahnesi romanda hacimli bir olay olarak yeniden kurgulanır. Bu kurguya göre yaşanan kuraklık ve kıtlığın ardından Sahip Perende ve arkadaşları, Yunus’a Hacı Bektaş dergâhına gitmeyi teklif ederler. Ancak Yunus, Ucasar’da Çekikgöz zulmünden kaçıp Sarıcaköy’e yerleşmeye ikna ettiği ve beraberinde getirdiği insanların sorumlulukları sebebiyle bu teklifi kabul etmez. Bir süre sonra yokluk dayanılmaz bir boyuta varır. Bunun üzerine Yunus, Hacı Bektaş’ın dergâhına gider. Ayrı bir bölümde anlatılan bu karşılaşma, anlatıcı Yunus’un Aslanlı Hacı Bektaş Hünkâr? Bozkırın ışığı? O ne güzel insandı Molla Kasım, bilsen, o ne güzel insandı!... sözleriyle başlar ve Yunus’un menkıbevi hayatında, bu karşılaşmaya ilgili anlatılanların neredeyse en ince ayrıntısına inilerek kullanılır. Hacı Bektaş’tan köyüne yetecek kadar buğday isteyip bir an evvel eşi Sitare ve oğlu İsmail’in yanına dönmek isteyen Yunus, bozkır için bir kurtarıcıydı dediği Hacı Bektaş’ın, kendisinin dergâha gelirken getirdiği alıçların her biri için bir nefes ve hatta alıçların her birinin çekirdeği için on nefes verme önerisini Ruhumun güzelleşmesini elbette isterdim; ama Sarıcaköy’de bana umut bağlayan insanlara ne derdim? diyerek reddeder. Dergâhtan buğday, zahire ve çeşitli hediyelik eşya ile ayrılan Yunus, köyüne vardığında eşinin de aralarında olduğu pek çok insanın öldüğünü ve oğlu İsmail’in de kaçırılmış olduğunu öğrenir. Bu hadise, romanda ve Yunus’un kurgusal hayatında bir kırılma anıdır. Bundan böyle Yunus’un iki büyük mücadelesi ve arayışı başlar. Bunlardan ilki İsmail’i bulmaktan ibaret olan dünyevi bir arayıştır zira Yunus’un artık dünyevi hayatına dair hiç kimsesi ve hiçbir şeyi kalmamıştır. İkincisi ve esas olanı ise nefsiyle girdiği mücadele ve ilahi aşka dair arayışıdır. Bu iki arayış, roman boyunca, gerçekçi bir tutumla, dünyadan asla tam anlamıyla kopmayan Yunus’un hayatını eş zamanlı olarak biçimlendirir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder