13 Mayıs 2016 Cuma

BİR BİLGENİN ROMANI : OD

Özet:

Bilge, kelime anlamı itibarıyla bilgili, iyi ahlaklı, olgun ve örnek kimse şeklinde tanımlanır. Bu bakımdan oldukça geniş kişi kadrolarıyla içi doldurulabilecek olan bu kavram, “Türk Dünyası Bilgeleri” şeklinde sınırlandırıldığında, genellikle evrensel olanı kucaklayabilmiş, Türk kültür varlığını bilgeliğinin eserleri ile zenginleştirmiş, halka mal olmuş isimler ilk akla gelenlerdir. Yüklendikleri aydın vazifesiyle birer yol açıcı olan bilgeler, her toplumda ve her zamanda halklar tarafından sahiplenilir. Hayatları etrafında menkıbeler oluşur, eserleri dilden dile aktarılır. Modern zamanlarda bu aktarım ve sahiplenme, biçim değiştirir. Bilimsel, akademik araştırmaların yanı sıra söz konusu bilgeler sanatın pek çok dalından eserlerle geniş kitlelere aktarılır. Böylece yıllar ve hatta asırlar evvelinden başlayan bilgelik ve aydınlık vazifesi hâlihazırda devam eder. Yunus Emre, söz konusu bilgeler arasında en çok tanınan, eserleri en çok bilinenlerdendir. Hal böyle olunca, Yunus’un hayat hikâyesi de eserleri kadar ilgi çeker. Halkın içinden çıkmış ve asırlar sonrasında bile halkın bağrına bastığı bilge Yunus’un hayatı sinemada, tiyatroda, şiirde, romanda yeniden kurgulanır; temeli sevgi olan benliği yeniden inşa edilir. Çalışmamız, Yunus Emre’nin hayat hikâyesi etrafında oluşan “Od” adlı romanda, Yunus’un bilgeliğinin izlerini sürmeyi; onu bir halk bilgesi yapan nitelikleri, kimliğinin kurgusal düzlemde yeniden inşasını araştırmayı amaçlamaktadır. Tüm dünyada halk kahramanları veya bilgeler bugünün bakış açısı ve dili ile sanat eserlerinde yeniden kurgulanmış; bu çalışmalar kuşkusuz bilgelerin ve fikirlerinin bilinirliğini de arttırmıştır. Çalışmamız ile Türk edebiyatında bu rolü üstlenmiş eserlerden birinin yerinin aydınlatılması da umulmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Yunus Emre, Od, bilge, roman, Türk edebiyatı.

İskender Pala tarafından kaleme alınan “Od - Bir Yunus Romanı” en genel ifadeyle Yunus Emre’nin hayatını ve onu “Bizim Yunus” yapan aşamaları anlatır. Romanda olay örgüsü üç anlatıcı tarafından aktarılır. Bu üç anlatıcıdan Molla Kasım merkezdir; diğer iki kişi hikâyeyi ona anlatır gibidir. Yunus Emre, Molla Kasım ve Samuel (İsmail)’in, yani kahramanların bakışından olayların nakledilmesi, olay, durum ve kişilere çok katmanlı bir bakışı beraberinde getirmiştir. Bilhassa kurgusal Yunus Emre karakterinin ağzından, Yunus’un halk anlatıları, menkıbeler ve velayetnamelerle bir araya getirilen hayat hikâyesinin anlatılması dikkate değerdir. Yunus Emre’nin hem romanın başkişisi hem de anlatıcısı olması onu kurgusal düzlemde daha canlı, daha ilgi çekici bir karakter yapar zira okuyucu onun hikâyesini bizzat onun ağzından, onun bakış açısından dinlemektedir. Kendi kendini anlatan bir karakter olarak kurgulanan Yunus, üçüncü bir şahsın anlatımı ile tanıtılan Yunus’tan daha canlıdır çünkü bu yolla okura hem Yunus’un hayatı ve fikirleri hem de üslubu ve benlik algısı yansıtılmış olur.

Yunus Emre’nin hayat hikâyesi kesin olarak bilinmez, hatta bu ifade Yunus’la ilgili yapılmış hemen hemen tüm çalışmalarda değişmeksizin kullanılır. Yunus’un hayatı ile ilgili yapılan çalışmalar, ana hatları ile tutarlı olsa da Tapduk Emre’nin gerçekten yaşayıp yaşamadığından Yunus’un ümmi olup olmadığına, Yunus’un yaşadığı köyden şiirlerine kadar delillere dayanan ve birliğe varılan görüşlerden söz etmek mümkün değildir. Ancak Yunus’un menkıbevi hayatı, halk anlatılarında da velayetnamelerde de çok farklılık göstermez. 

Bir edebi tür olarak romanın başlıca vasıflarından biri kurmaca oluşudur. Tüm sanat eserlerinde olduğu gibi romanda da sanatkâr gerçeği olduğu gibi yansıtmak zorunda değildir. Edebi eserlerin konusu gerçek olay ve kişilerden alınabilir fakat bunlar estetik bir anlatı oluştururken yeniden kurgulanır. Dolayısıyla bu çalışmada ele alınan “Od”un da gerçeği dile getirme, Yunus’un hayat hikâyesini belgelendirme gibi bir gayesi ve görevinin olmadığı yeterince açıktır. Yunus, temelini sevgiden alan dünya görüşünün yanında, kullandığı dil ile de halkın içinden ve halka mal olmuş bir bilge kişidir. Esasen Anadolu’nun gerçek fatihleri Anadolu köylüsünün yanı başında oturmayı kabul etmiş olanlardır. Yunus da bu fatihlerden biridir. Yunus’un halk tarafından böylesine benimsenmesi, belgelere dayalı bir hayat hikâyesi veya eksiksiz ve tartışmasız bir divan bırakmamıştır belki ama asırlar boyunca dilden dile anlatılacak menkıbevi bir hayat hikâyesi ile onu, düşüncesinin özü sevgi ile anmayı ve anlamayı sağlamıştır. “Od” da ağırlıklı olarak, kaynaktan kaynağa pek az değişiklik gösteren bu menkıbevi hayat çizgisi esas alınarak olay örgüsü oluşturulmuş bir romandır. Bu bakımdan romanın incelenmesi ile hem Yunus’un halk tarafından kurgulanan hayat hikâyesine hem de çağımızda bir başkişi ve anlatıcı olarak bu anlatılar üzerinden yeniden kurgulanan Yunus’a dair izleri sürmek mümkün hale gelir. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder